15 Ocak 2011 Cumartesi

1. TAİ CHİ CHUAN Günlüğü

Trt'de heralde hayatımda ilk, tek ve son olabilecek en düzenli işe henüz başlamıştım ki, derhal Süha Ertekin ismini google'da arattım ve sayfayı okuma zahmetine asla girmeden derhal telefona yapıştım. Zaten web sayfasında yazılı olan pek çok ıvır ve zıvır soru ile Süha Ertekin'in sabır sınırlarını zorlayarak, gerekli paparayı yiyip, yediğim paparadan en ufak bir utanç duymadan çalışmalara başlayacak ilk sınıfa kayıt yaptırdım. Üniversitenin ikinci yılımıydı, üçüncü yılımıydı ne, sanırım 97 civarı, Süha Ertekin'in Kadıköy'de devam eden bir grubuna, arada sırada denecek kıvamda katılmıştım, çalışmalardan çok memnun kalmış ve fakat aklı beş karış havada bir güzel sanatlar öğrencisi olarak disiplinsizlikten ve meteliksizlikten mütevellit devamlılık sağlayamamıştım o gruba. Taa o zamanlardan aklımda halmış sevgili Süha Ertekin'in ismi, yıllar geçmiş, artık iş güç sahibi bir yetişkin olduğuma karar vermiştim, tekrar başlayacaktım Tai Chi Chuan'a, bu sefer disiplinli olacaktım, ama web sayfasındaki ayrıntıları okumaya ne gerek vardı ki, tarih saat ve ücret dışında bir şeyle ilgilenmiyordum lakin...

Gerekli gün ve saatte, gayet hazır ve nazırdım, havalarda uçan tekmeler atmak, Tarantino filmlerinde başrol oyuncusu olmak arzusuyla yanıp tutuşmaktaydım... İlk yıl gerçekten güzel bir gruptu, azimli ve ısrarlı bir şekilde çalıştık. Grup ilerledikçe daha üst gruplardan tekrar yapmak amacıyla bizim sınıfa gelen öğrenciler oldu, hem de bazıları hem hocanın asistanlığını yapıyormuş hem de kendileri ders veriyormuş... Onlar katıldıkça, çalışmalarımızın keyfi arttı, çok afilli görünüyorlardı, böyle bi şiir gibi hareketler, melek gibi güleryüz, pek estetetik, pek elastik... Gel gör ki, yıl sonunda Süha Ertekin yeterli çoğunluğu katılması halinde bir haftasonu çalışması yapabileceğimizi söyledi, derhal ben gelirim dedim, cevval bir tavırla... Gelirim gelmesine de, bir yıllık çalışma sonucunda, o grubun net sayısının belirlenmesinin, çalışmanın gerçekleşmesi açısından ne kadar gerekli olduğunu ön görme kabiliyetinden hala uzak bir insan olarak, zart diye katılmama kararı aldım, bahanem de çok ikna ediciydi, "sosyal fobi" hasıl olmuştu bünyemde hem de aniden.... Neyseki bu ruhani gelgeçlerimi kayda değer bulmayan hocam, beni azarlamaya bile gerek duymadan, hatta nerdeyse gülümseyerek "geliyorsun" dedi ve son noktayı koydu.

İşte o haftasonu hayatımda birşeyler önü alınamaz bir şekilde değişti, mesela aniden gitmeme kararı verebildiğim Tai Chi Chuan çalışmasının artık hayatımın sonuna kadar gidilebilir olduğunu biliyorum. Süha Ertekin bana heralde hayatımda gördüğüm göreceğim en büyük iyiliği yaptı, en güzel hediyeyi verdi. Şimdi bu başlık altında tai chi felsefesiyle ilgili afilli açıklamalar ifşa edecek değilim, o başka bir başlık konusu, maksat mizah olsun, muhabbet olsun... İşte, literatürde Çin Savunma Sanatı olarak geçen Tai Chi Chuan'a böyle herhangi birşeye başlar gibi başladım... Uzun lafın kısası, evdeki hesap çarşıya hiç uymadığı gibi, bi de pazardan aldım bir tane, eve geldim bin tane.... Öylesi derinmiş mevzuu....

Hiç yorum yok: