15 Ocak 2011 Cumartesi

GİZLİ ATÖYE'NİN GİZEMİ

Herşey okulun başladığı ilk hafta aptal bir dizi setinde çalıştığım için derslere iştirak edememle başlamıştı, atölyenin kapısında çizgi filmlerden fırlamış bir karakterle karşılaştım, geçen haftanın ders notlarını istedim, gerisi çorap söküğü.....
Notları istediğim günün akşamı, saçlarımda ve tırnaklarımda çamur izleriyle, turuncu bir twingo'nun arkasına enik misali oturtulmuş, bütün gün boyumdan büyük işler yapmanın sevdasıyla kilolarca çamur yoğurup, sanatsal faaliyette bulunduğum için bel ağrısından kıvranmamama rağmen, huşu içinde bir alışveriş merkezinde Gizem'e pantolon bakmıştık. Vitrin bakma ve üst baş deneme faaliyeti uzadıkça, ikimizin de beğendiği bir ürün karşısında tepsini "miyav"layarak verdiğini farketmiştim. İlerleyen günlerde İkea'da bir çelik salata kasesine pati attığım gözlemlenecekti... Artık önü alınamaz bir şekilde arkadaştık!



Artık okulda bir gün ben Gizem'e, diğer gün Gizem bana kahve ısmarlıyordu. Kahve sohpetlerimizin konusunu Gizem'in babası ve babanesi oluşturuyordu, konunun sıradan göründüğüne aldanmayın, hayli enteresan içeriklere sahip sohpetlerdi bunlar ama bu başka bir başlık konusu.... Benimse anlatıcak o kadar enteresan birşeyim olmuyordu galiba, Gizem'e sormak lazım...

Dersler sırasında ben ayaklarıma asla va katta hakim olmayıp, Gizem'in üstüne başına ayak izlerimle damgamı vurmaya başlamıştım ki bu da başka bir samimiyet belirtisiydi... Bir gün Gizem okula iş buldum diyerek geldi ve diğer gün beni de o işe götürdü... Artık hem okulda, hem de okuldan sonra atölyede seramik yapmaya başlamıştık. O ilk atölyemiz ki malesef hiç fotoğrafı yok, kadıköy'de, sokağın adını unuttum, kilisenin karşısındaki karanlık sokakta, penceresi olmayan, fırın yandığı zaman sıcaktan tansiyonumu fırlatan, günde 15 bardak neskafeye aşerdiğimiz, hiç konuşmadan saatlerce çalıştığımız, yerin bir kat altında enteresan derece ilkel ve keyifliydi... Gel zaman git zaman hem gelenimiz gidenimiz çoğalmış, hem de bildiğimiz "ortak" olmuştuk. Daha sonra her atölyenin makus kaderi olan 3 farklı taşınma işlemine maruz kaldık ama asla Kadıköy sınırlarını aşmadık. İşte yukarıdaki fotoğraf ikinci taşınma, dolayısıyla üçüncü atölye olan çeşitli adlarla andığımız ve pek çeşitli üçüncü ortak denemelerinde bulunup bu ortaklardan kalıcısını bulamadığımız Bahariye Cadde'sinin göbeğindeki atölyemizin açılış partisine aittir. Aşağıda da eski fırın ortamlarımızı görmektesiniz...





zaman zaman bölünerek çoğalırdık, bahçede içki içip, yukarı katların nedendir hala bilmem hiç şikayet etmediği korkunç kız sohpetleri yapardık. Yukardaki fotoğraf Hıdırellez kutlamamıza ait.
Velhasılı kelam, bunca lafın maksadı, o çizgi film karakteri olan Gizem Usta, atölye ile ilgili yepisyeni bir blog hazırladı, üzerine tıklayın da geziverin diyecektim, maziye dalmış bulundum...





Hiç yorum yok: